Kullandığınız ticari işaretin -ayırt edici- taklit edilmesinden endişe duyulması halinde, en kısa sürede tescili için TPE'ye başvurulması gerekir. Diğer gerçek ya da tüzel kişiler sizden önce markanızın tescili için başvuruda bulunabilir ve sizin hak kaybınıza sebep olabilir. Markanız tescil edilebilirlik kriterlerine sahip ise tescil edilerek on yıl süre ile korunacaktır. Her on yılın sonunda yapacağınız yenileme talebi ile de koruma süresini istediğiniz kadar uzatmanız mümkün olacaktır. Bunun yanında;
Öncelikle yukarıda belirtildiği üzere marka olarak tescil edilmek istenen işaretin ayırt edici olması bir zorunluluktur. Buna göre, üzerinde çalışılan işaretin ayırt edici bir işaret olmasının en baştan sağlanması gerekmektedir. Aksi durum işaretin tesciline engel olacağı gibi bir şekilde söz konusu işaret tescil edilse dahi üzerinde kullanılacağı ürün veya hizmetleri piyasada mevcut benzer ürün ya da hizmetlerden ayırt edilmesi sağlanmış olmayacağından markadan beklenilen hukuki ve ekonomik yararlar sağlanamayacak ve markanın etkisi çok az olacaktır.
Yukarıda belirtildiği gibi, tescil edilmesi düşünülen bir işaretin aynısının ya da benzerinin başkaları tarafından daha önce tescil için başvurusunun yapılmış olması ya da tescil edilmiş bulunması marka olarak tescilin önünde bir engeldir. Bu durumda bir benzerlik araştırmasının yapılması zorunlu bir işlemdir. Böylece benzer markalar önceden tespit edilecek ve başvuru maliyetleri azaltılabileceği gibi üzerine ciddi yatırımlar yapılması düşünülen bir işaretin önceden tespiti ile yeni işaretlerin bulunabilmesi önemli ekonomik avantajlar sağlayacaktır.
Marka başvurusu için gerekli müracaat evraklarının Türk Patent Enstitüsü'nde (TPE) kayda girdiği tarih, saat ve dakika itibariyle koruma başlamaktadır. Ancak, müracaatı yapılan bir marka, yönetmelikte belirtilen kriterlere göre inceleme ve araştırmaya tabi tutulmaktadır. Bu nedenle başvurusu yapılan markanın ticari zarara uğramamak adına en azından başvurunun TPE Resmi Marka Bülteni'nde ilana açılana kadar (ki bu başvuru tarihinden itibaren asgari 8-9 aydır) kullanılmaması daha sağlıklı olacaktır.
Müracaat tarihi itibariyle, tüm şartların yerine getirilmesi ve belgelerin eksiksiz olarak TPE'ye sunulması halinde müracaatın belgeye bağlanma süresi yaklaşık 12-14 aydır. Bu sürenin uzamasına, inceleme aşamasında müracaatı yapılan markanın, tescilli ve işlemde olan benzerlerinin çokluğu ya da ilan aşamasında 3. kişilerden itiraz gelmesi gibi nedenler yol açabilir. Bu hallerde müracaatın belgeye bağlanma süresi asgari 18 - 24 aya çıkabilir.
Tescilli bir markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka mahkeme kararı ile iptal edilebilir. Beş yıllık süre içinde marka iptal davası açılamaz. Ayrıca kullanmama haklı bir nedene dayanıyorsa, yine hükümsüzlüğe karar verilemez. Haklı nedenler, olağanüstü haller ya da mala veya piyasaya bağlı nedenler olabilir.
Tescili talep edilecek markanın, marka vekili tarafından resmi müracaat öncesinde ön araştırma ve tescil edilebilirlilik değerlendirmesi sağlıklı olarak yapılmalıdır. Müracaat sonrası işlem süresinin uzun olması, tüm aşamalarda ve resmi yazışmalarda (sürenin yönetmelikler ile belirlenmiş ve sınırlandırılmış olması nedeniyle) hak kayıplarının önlenmesi açısından TPE siciline kayıtlı marka vekili ile çalışmak yararlı olacaktır.
•Tescil edilen marka belgesi, belgede yazılı olan ürün ve hizmetler üzerine markayı koyma ve kullanma hakkı verir ve sahibine tescilli markayı haksız yere kullanan ve taklit edenlere ihtarname çekme, markayı taşıyan ürünlere ihtiyati tedbir ve el koyma hakkı ile maddi ve manevi tazminat davası açma hakkını sağlar. Marka sahibi bu haklarını etkin bir şekilde kullanabilmesi için markasını olası taklitlere karşı etkin bir şekilde izlemeye almalıdır. Ayrıca, tescil edilmek üzere yayınlanan markalardan benzerlerini tespit etmek ve itiraz hakkını kullanarak ilgili markanın tescilini engellemek üzere vekillik bürolarından marka izleme hizmeti de alınmalıdır.
•Bilinmesi gereken önemli bir husus şudur ki; başvuru hakkı, hak sahibine işareti bir marka olarak koruma hakkı sağlamaz. Zira tescili bekleyen bir hak olan başvuru hakkı tescil edilmesinden önce hak, haksız rekabet hükümlerine göre koruma altında bulunacak ancak markalar hukuki düzenlemesine göre korunamayacaktır.
•Markanın tescili için yapılacak başvurunun yayınlanmasından sonra doğabilecek durumlarla ilgili olarak tazminat talebi yapılabilir. Marka başvurusunun yayınlanması ile anlaşılması gereken, ilk idari inceleme işlemi sonrasında üçüncü kişilerin itirazına açıldığı 3 aylık bülten ilanı aşamasıdır. Bu aşama markanın yine henüz tescil edilmediği ve idari sürecin devam ettiği aşamadır. Ancak başvurunun yayını ile doğan haklar, tescilin yayınıyla birlikte tescilli markadan doğan hakların kapsamı içinde değerlendirilir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.
• Bu sebeplerle, markanın tescil edilmeden önce kullanılması tavsiye edilmemektedir. Bununla birlikte, uzun zamandır kullanılan ve benzeri olmadığı kesinlikle bilinen bir markanın zaten kullanılıyor olması sebebiyle, müracaat durumundan kaynaklanan kullanmama tavsiyesi içerisinde değerlendirilemeyeceği açıktır.
• Markanın sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibariyle hüküm ifade eder. Marka tescilinin yayını ile anlaşılması gereken, idari işlemlerin son bulması ve markanın belgeye bağlanmasına karar verilmesi sonrası tescil ilanı aşamasıdır.
• Marka tescil edildikten sonra her türlü hukuki veya cezai talepte bulunulabilir. Marka tescil edilmesi sonrası sahibine, tek başına kullanma hakkı veren ve bu yönüyle üzerinde ekonomik olarak yararlanma hakkı sağlayan bir belgedir.
• Aynı şekilde, marka belgesi hak sahibine başkalarının aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların kullanılmasını önleme hakkı vermektedir. Söz konusu önleme hakkı, hakkın tecavüze uğradığına ilişkin tespit davası, ihtiyati tedbir istemli tecavüzün ortadan kaldırılması ve tazminat davası ve yine tecavüz fiillerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak ürünler ve ürünlerin üretilmesine yarayan kalıp ve parçalara el koymayı kapsayacak şekilde ceza davası açılması hakkını da vermektedir.
Başvuru için gerekli evrakların TPE'ye verilmesi ile idari nitelikte bir inceleme süreci işlemeye başlar. Söz konusu başvuru, hak sahibine bir öncelik hakkı tanır ve bu öncelik hakkı, başvurunun kayda alındığı tarih, saat ve dakika itibariyle belirlenir.
Başvuru hakkı, başkasının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer bir işareti aynı ya da benzer mal veya hizmetler için tescil ettirmesine engel olan bir haktır. Böylece başvuru ile elde edilen hak, sonraki başvuruların tescilini, TPE tarafından verilecek bir kararla ya da yapılacak bir itirazla önleme hakkı sağlayacaktır.
555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkı’ndaki KHK uyarınca coğrafi işaret şu şekilde tanımlanmıştır: 'Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaretler'. Bu işaretlerin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkı'ndaki KHK uyarınca ve m.7/a,c,f bentleri uyarınca marka özelliği taşımadığı ayrıca düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, coğrafi işaret özelliği taşıyan işaretler marka olma niteliği taşımamaktadırlar. Buna rağmen, coğrafi işaret özelliği taşıdığı halde marka olarak tescil edilmiş işaretlerin 556 s. KHK uyarınca hükümsüz sayılmasına ilişkin dava açılması imkânı bulunmaktadır.
Tescili talep edilecek olan markaya konu koruma talep edilecek ürünler, kanun ve yönetmeliklerde yer alan mal ve hizmet sınıfları dikkate alınarak, Türkiye genelinde tescilli tüm markalar ile tescil edilmek üzere yayınlanmış markalar arasında yapılan müracaat öncesi ön araştırmadır.
Ticari Marka; üretimi yapılan ve satışa sunulan ürünlerin tanıtımında ve ayırt edilmesi amacıyla kullanılan ve sahibine inhisari hak sağlayan marka türüdür.
Hizmet Markası ise; 1995 yılında yürürlüğe giren 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiş olan ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren danışmanlık, hastane, eğitim ve yazılım vb. işletmelerin sundukları hizmetleri kapsayacak şekilde tescilini aldıkları markalardır.
Müracaatın mutlaka markalı ürün ya da hizmetin kullanımından önce yapılmasına özen gösterilmelidir. Ürünlerde veya sunulan hizmetlerde kullanılan markanın belirli bir tanınmışlığa ulaştıktan sonra karşılaşacağı riskler her zaman dikkate alınmalıdır.
556 Sayılı KHK tıpkı, eski 551 Sayılı Markalar Kanunu gibi, markayı ilk tescil ettireni değil de markayı fiilen ilk kullananı koruyan bir düzenleme getirmiştir (556 Sayılı KHK Madde 8). Bu durumda bir markayı bilfiil ilk kullanan ve bu kullanımını kanıtlayan kişi, markanın gerçek hak sahibi konumundadır. Kanun gerçek marka hakkı sahibi olarak, markayı fiilen ilk kullanan kişiden yana bir tercih kullanmış bulunmaktadır. Bu durumda bir başka üçüncü kişi, markayı tescil ettirmiş olsa da, markayı fiilen ilk kullanan kişi bu fiili kullanımını kanıtlayarak kullanımından doğan öncelik hakkına dayanarak, sonradan markayı tescil ettiren kişiye hükümsüzlük davası açarak, markanın kendi adına tescil edilmesini sağlayabilmektedir.
Marka Tescil Belgesi, hangi ülkede alınmışsa o ülkede koruma sağlayan bir belgedir. Bu sebeple Türkiye'de belgeye bağlanmış bir marka ancak Türkiye'de koruma altında olacaktır. Başka ülkelerde markanın korunması istendiğinde, istenilen ülkelerin patent ofislerine ya da toplu tescil sistem otoritelerine tescil için müracaat edilmesi gerekmektedir.
Markalar tescil edildikleri ülkelerde korunur. Bu nedenle koruma talep edilen ülkelerde tescil başvurusu yapılmalıdır. Tüm dünyada geçerli bir tescil sistemi yoktur. Türkiye'nin yararlanabildiği 2 toplu tescil sistemi vardır: Topluluk Markası (CTM) ve Madrid Protokolü. Topluluk Markası, tek bir başvuru ile 27 Avrupa Birliği ülkesinde tescil olanağı sağlar. Madrid Protokolü çerçevesinde yapılan başvuru ile 2011 yılı itibariyle 84 üye ülkenin tamamı veya seçilen ülkeler için koruma sağlanabilmektedir.
Yurtdışı marka tescil işlemlerinde “Toplu Tescil Sistemleri” ve bunun yanında ülkesel olarak müracaat işlemleri yapılabilmektedir. Topluluk Markası ve Madrid Protokolü toplu tescil sistemlerinden Türk firmaları yararlanabilmektedir. Toplu tescil sistemlerine üye olmayan diğer ülkeler için ise tek tek müracaat edilerek koruma sağlanabilir. Ayrıca toplu tescil sistemine üye olan ülkelere, hem ülkesel hem de toplu tescil sistemlerinden biri seçilerek marka tescil işlemi yapılabilir.
Topluluk Markası
|
Madrid Protokolü
|
Tek başvuru
|
Tek başvuru
|
Tek dil
|
Tek dil
|
Üye ülkelerin tamamı için ülke seçimi mümkün değil.
|
Üye ülkelerden istenilen seçilebilir.
|
İşlem süresi belirsiz ve uzun.
|
İşlem süresi belirli ve kısa. (En çok 18 ay)
|
Daha önceki başvuru veya tescile bağımlı değil.
|
Başvurunun dayandığı kaynak ülkedeki başvuru veya tescile bağımlı.
|
Tek bir ülkede reddedilirse başvuru tamamen reddediliyor.
|
Reddedilen ülkeler dışında tescile devam edilmesi mümkün.
|
Tek bir ülkede kullanımı yeterli.
|
Her ülkenin kendi kullanım süreleri dikkate alınıyor. Tek ülkede kullanım yeterli değil.
|
Başvuru başka bir başvuruya bağımlı değil.
|
Başvuru ve tescil kaynak başvuru veya tescile beş yıl boyunca bağımlı. Kaynak başvuru veya tescil iptal olursa, bağımlı başvuru veya tescil de iptal olur. Bu durumda ulusal başvurulara dönüşebilir. |
Avrupa Birliği ülkelerinin tamamı için geçerli olan Topluluk Markası, Avrupa Topluluğu Konseyi'nin 40/94 sayılı Topluluk Tüzüğü ile düzenlenmiştir. Avrupa Topluluğu ülkelerinin tümünde geçerli olan bir sistemdir. Sistem, Avrupa Birliği’ni bir devlet gibi kabul ederek hareket etmeyi gerektirmektedir. Bir tek marka başvurusuyla, Topluluk üyesi devletlerde geçerli olan marka tescil belgesi alınmaktadır. Türk vatandaşları da Paris Sözleşmesi gereğince Topluluk Markası tescil ettirebilirler ve Avrupa Topluluğu'nda korunmasını sağlayabilirler. Topluluk markası almak için, İspanya'nın Alicante şehrinde bulunan Topluluk Marka Ofisi’ne (OHIM) doğrudan veya bu maksatla topluluk üyesi ülkelerin Marka Tescili işlemini yapan ofislerine başvuruda bulunulması gerekmektedir.
İki farklı destek uygulaması ile yurtdışında markalaşmaya destek verilmektedir.
• Ekonomi Bakanlığı'na bağlı İhracat Genel Müdürlüğü, Yurtdışında Ofis-Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ kapsamında sağlanan destekler doğrudan İhracatçı Birliklerince, yurtdışında markaya dayalı tanıtım harcaması yapan firmalara, Dış Ticaret Sermaye Şirketi (DTSŞ) ve Sektörel Dış Ticaret Şirketi (SDŞ) statüsündeki şirketlere verilmektedir.
• Bir diğer destek uygulaması ise KOSGEB tarafından verilen markalaşma destekleridir.
Destek uygulamaları hakkında KOSGEB Başkanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yanında Sektörel İhracatçı Birlikleri'nden detaylı bilgi alınabilir.
Marka sahibi, markasını kullanarak ya da başkasının kullanmasına izin vererek markasından ekonomik menfaat elde eder. Marka tescil belgesi ile elde edilen hak devredilebilir, lisans sözleşmesi yoluyla kiralanabilir, veraset yolu ile varislere intikal edebilir ya da rehin edilebilir. Marka tescil belgesi üzerinde yapılan devir, lisans, veraset ve intikal, rehin gibi tasarruflarla, adres ve unvan değişikliklerinin üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edebilmesi için marka siciline kayıt edilmesi gereklidir. Bunun için de, bu değişiklikler Türk Patent Enstitüsü'ne bildirilmelidir.
KHK 'nın sağladığı korumadan yararlanmanın ana şartı, markanın TPE tarafından tescil edilmiş olmasıdır. Tescil edilmemiş bir marka KHK anlamında korunmadan yararlanamayacaktır. Tescil edilmemiş bir markaya yapılan ihlale karşı gidilecek yol TK'nın haksız rekabet hükümleri olacaktır.
İhlal (tecavüz), tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın 556 sayılı KHK anlamında kullanılması veya o markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağladığının bildirilmesinden kaçınılmasıdır. Marka hakkı ihlal edilen Tescilli Marka Sahibi, adli makamlara başvurup, kanunda öngörülen hukuk veya ceza davalarından birini açabilir.
Markanızın bir başkası tarafından kullanıldığını düşünüyorsanız, başvuracağınız merci, İhtisas Mahkemeleri olarak hizmet veren Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri'dir (FSHHM). Eğer bulunduğunuz ilde FSHHM yoksa Asliye Hukuk Mahkemeleri'ne başvurmanız gerekir.
Ülkemizde Temmuz 2011 itibarıyla toplam 23 adet İhtisas Mahkemesi kurulmuştur. • İstanbul'da 14 adet (6 Hukuk Mahkemesi, 8 Ceza Mahkemesi)
• Ankara'da 6 adet (4 Hukuk Mahkemesi, 2 Ceza Mahkemesi)
• İzmir'de 3 adet (1 Hukuk Mahkemesi, 2 Ceza Mahkemesi)
Türk Patent Enstitüsü'ne müracaatı yapılan markalar, tescil edilmek üzere aylık olarak yayınlanan Marka Müracaat Bültenleri'nde ilan edilmektedir. Bültenlerde ilan edilen markalar 3 aylık süre ile askıda kalır. Marka İzlemede, bültenlerde ilan edilen markaların marka sahipleri adına tescilli markalara benzerlik yönünden karşılaştırılması ve benzer markaların tescilinin engellenmesine yönelik çalışma yapılmaktadır.
Müracaatı yapılan her markayı, tescilli marka sahibi bireysel olarak aylık ilan sistemi ve bültenlerin sürekli takibindeki zorluklar nedeniyle markasının benzerlerini değerlendirmesi mümkün değildir. Aylık olarak yayınlanan Resmi Markalar Bülteni’nde ilana çıkan benzer veya yakın benzer markalara itiraz edilmediği taktirde, müracaat edilen markanın tescil işlemi gerçekleşecektir. Bu da gerçek hak sahibi kimselerin mağduriyeti anlamını taşımaktadır. Marka İzleme hizmeti alan hak sahipleri tespit edilen benzer markalara zamanında itiraz ederek haklarını korumaya yönelik geliştirilmiş bir sistemdir.
Marka İzleme işlemi izlenecek markanın, detaylı olarak alternatiflerinin ve benzer olabilecek versiyonlarının kayıt altına alınması ile elektronik ortamda, Türk Patent Enstitüsü tarafından Resmi Markalar Bülteni'nde ilan edilen marka tescil başvurularının aylık olarak karşılaştırılmasıdır. Elektronik ortamdan alınan raporlar Marka İzleme Kurulu tarafından değerlendirilir ve benzer olarak görülenlere itiraz hakkını kullanmak üzere hak sahibine bildirimi içeren sistemdir.
Bilindiği gibi Türk Patent Enstitüsü kendine yapılan müracaatları aylık olarak yayınlayarak 3. kişilerin itirazına açar. Marka İzleme sisteminde, benzerlik araştırması sonucu yapılan değerlendirmelerde tespit edilen markalara 3 aylık ilan süresi içerisinde itiraz edilmesi zorunludur.
İtiraz sonucu tescil işlemleri durdurulan markalara örnekler:
Tescilli Marka
|
İlana Çıkan (Benzer) Marka
|
Uptown
|
Updovn
|
Duffy
|
Dufny
|
Berteks
|
Perteks
|
Mado
|
Medo |
Destek Patent bünyesinde sunulan Sınai Mülkiyet Hakları'na yönelik tüm işlemlerin tek bir sözleşmeyle müşteri adayına sunulmasıdır. Sözleşme ile firmaların tescilli olan ve işlemleri devam eden tüm markaları izleme kapsamına alınarak, benzerlik araştırmasına tabi tutulur. Hak sahibine zarar verebilecek konuya yönelik her türlü soru ve sorunlara çözüm getirmek, aylık olarak izlenen markaların raporlanması ve benzer markalara gelen talep üzerine itiraz edilmesi hizmetini kapsamaktadır.
Markasının tescili amacıyla müracaat yapan kişi ya da kuruluş, haklarını etkin bir şekilde kullanabilmek için tescil sürecinde markasının durumunu ve ilana çıkan benzer markaları izleyerek gereksiz harcama ve yatırımlardan korunabilir. Alınacak bu hizmet ile markasına benzer ya da aynı markaları tespit ederek gerekli önlemleri alma şansı yakalanabilir.
Marka İzleme hizmeti kapsamında aldığı raporlar ile yatırımlarını doğru yönlendirebilir. Müracaatını yaptığı ve önceden kullandığı markasına benzer markalara karşı, ilgili marka tescil belgesine bağlanmadan, itiraz etme ve tescili engelleme hakkını kullanabilir.
Yurtdışı Marka İzleme işlemi, yurtdışında uluslararası veya ülkesel olarak tescil müracaatı yapılan markaların, tescil edilmek üzere aylık olarak uluslararası bültenlerden veya ülkesel marka müracaat bültenlerinden izlenmesini kapsayan bir hizmettir. Destek Patent'in bu alanda uluslararası kuruluşlarla yaptığı işbirliği çerçevesinde, hak sahibinin markasını yurtdışında da izlemeye aldırması mümkündür.
Markasına ve marka yaptığı yatırımlara değer veren kuruluşlar için alınması gereken bir hizmettir. Yurtdışı pazarlarda büyümeyi ve uluslararası marka olmayı hedefleyen firmalar için bu hizmetin uygun vekillik kuruluşundan alınmasında yarar vardır.
Ülkesel Marka İzleme
Bölgesel marka izleme
Dünya çapında marka izleme
İzleme yapmak istediğimiz ülkeden belirlenecek vekil aracılığı ile alınan izleme hizmetidir. Aynı hizmeti, Bölgesel ve Dünya Çapında Marka İzleme Hizmeti veren kuruluşlardan almak mümkündür.
Vekil Firmadan Alınan Marka İzleme |
Bölgesel ve Dünya Çapında Marka İzleme
|
Daha pahalı bir işlemdir.
|
Daha ucuz bir işlemdir.
|
Daha detaylı bir izleme raporu gelir.
|
İzleme raporu detay içermez.
|
Birebir ve benzer markalar için izleme yapılır.
|
Birebir izleme yapılır.
|
Benzer marka çıkması durumunda aynı vekil tarafından itiraz talimatı verilmesi halinde itiraz işlemleri yapılabilir.
|
Benzer marka çıkması durumunda o ülkeden herhangi bir vekil firma ile çalışma zorunluluğu vardır.
|
Belçika'da faaliyet gösteren aracı Thomson Compu-Mark Firması tarafından gerçekleştirilen marka izleme çeşididir. Marka izleme bölgeleri;
a) Avrupa Bölgesi
b) Avrupa Birliği Ülkeleri
c) Amerika ve Kanada Bölgesi
d) Orta Doğu ve Afrika Bölgesi
e) Asya ve Avustralya Bölgesi
f) Tüm dünya ülkeleri
Bu 6 bölgenin kapsamında toplam 127 ülkede marka izleme yapılabilmektedir. Bu izleme çeşidi sayesinde, bir bölge seçimi ile birden fazla ülkede marka izleme işlemi gerçekleştirilir.
Genel olarak tanınmış markalar “bir kişiye veya girişime sıkı bir biçimde bağlılık, güvence, kalite, reklam gücü, yaygın bir dağıtım ağına bağlı, müşteri ve diğer sübjektif ilgi ve ilişkiler ayrımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredekilerce refleks halinde beliren bir çağrışım” şeklinde tanımlanabilir.
Yukarıda yapılan tanıma ve Türk Patent Enstitüsü’nün belirlemiş olduğu kriterlere uygun başvuru ile “tanınmış marka” hakkı elde edilebilir. Yapılan başvuru Türk Patent Enstitüsü’nce kabul edilmediği takdirde mahkeme yolu ile tanınmışlık tespiti istenebilir.
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve yargı kararları bir markanın tanınmış marka olabilmesi için taşıması gereken kriterleri belirlemiş bulunmaktadır. Söz konusu bu kriterlerin neler olduğu Türk Patent Enstitüsü’nün İnternet sitesinde 18 ana başlık altında belirlenmiş bulunmaktadır. (Türk Patent Enstitüsü’nün İnternet sitesi için, www.turkpatent.gov.tr)
Türk Patent Enstitüsü başvuru sahibinin belgeleri ve sunacağı dilekçe üzerinden bir inceleme yapar. Bu inceleme sırasında markanın tanınmış marka olabilmesi için gerekli ve yeter şartların oluşup oluşmadığı konusunda bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme sırasında tanınmış marka olmak için gösterilen kriterlerin hepsinin sağlanmış olması gerekmese de kriterlerin belirli bir çoğunluğunun sağlanması gerekmektedir. Aksi halde Türk Patent Enstitüsü söz konusu talebi reddedecektir.
Tanınmış marka kavramı için uygulamada çeşitli sözcükler kullanılmaktadır. Maruf marka, meşhur marka bu kavramlardan birkaçıdır. Bir başka ifade ile meşhur marka, tanınmış marka ile eşanlamlı bir sözcüktür.
556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun, tanınmış marka ve toplumda tanınmışlık düzeyi yüksek marka şeklinde ikili bir ayırım getirmiş bulunmaktadır.
Günümüzde marka hakkı sahiplerinin tanınmış marka statüsünü kazanabilmeleri iki yolla mümkündür. Bu durum ya yürüyen bir dava içinde markanın tanınmışlığının tespitinin istenmesi şeklinde yahut Türk Patent Enstitüsü’ne yapılacak 'tanınmışlığın tespitine yönelik' başvuru ile sağlanabilmektedir.
Tanınmış markanın sahibine sağladığı avantajlar genel olarak şu başlıklar altında sıralanabilir:
• Tanınmış markanın aynısının yahut benzerinin herhangi bir başka sınıfta tescil edilmesi söz konusu olamaz. Marka sahibinin böyle bir marka başvurusuna itirazda bulunmasına gerek kalmadan, Türk Patent Enstitüsü resen (kendiliğinden) tanınmış markanın aynısı yahut benzeri olan bir markayı reddetmektedir.
• Tanınmış marka hakkı sahiplerinin muhtemel bir davada marka haklarına tecavüz iddiasını ispat edebilmeleri, markalarını taklit girişiminde bulunan bir kimsenin kötü niyetini kanıtlamaları daha kolaydır.
• Tanınmış marka hakkı sahiplerinin taklit marka sahibine karşı açacakları bir davada tazminat davasında uğradıkları zararlarının büyüklüğünü kanıtlamaları alelade marka hakkı sahiplerine göre daha kolaydır.
Belki yukarıda sayılanlardan çok daha önemlisi de bir kurumun markasını tanınmış marka siciline şerh ettirmiş olmasının önemli bir prestij sebebi olmasıdır.
Tanınmış marka statüsüne giren ibare tüm 45 sınıf için koruma altına alınır. Yani söz konusu markanın aynısı ya da yakın benzerleri hiçbir alanda marka tescili alamayacak demektir.
Tanınmış marka sahibi olduğunu düşünen kişinin öncelikle markasının tanınmışlığını ortaya koyan belgeleri hazırlaması gerekmektedir. Örneğin basında müracaata konu markayla ilgili çıkan haberlerin derlenmesi, herhangi bir araştırma şirketi tarafından yaptırılmış markanın tanınmışlığı ile alakalı anketler, markanın yurtdışında tescilli olduğu ülkelerin belgeleri ile birlikte ortaya konulması gibi. Bu belgeler hazırlandıktan sonra markanın tanınmış marka olarak nitelendirilebileceğini ortaya koyan bir detaylı dilekçenin hazırlanmasında fayda bulunmaktadır.
Sonrasında belgeler, söz konusu dilekçe ile birlikte Türk Patent Enstitüsü’ne teslim edilmektedir. Türk Patent Enstitüsü söz konusu dosya ve dilekçeyi inceleyerek müracaata konu markanın tanınmış marka kapsamında bir marka olup olmadığı konusunda bir karar vermektedir. Başvuruyu tanınmış marka olmaya değer görürse ilana açmakta aksi halde reddetmektedir. Söz konusu ret kararına karşı başvuru sahibinin 2 ay içinde itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Yapılacak itiraz Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından değerlendirilip sonuca bağlanır. YİDK kararına 2 ay içinde dava açılabilir.
Başvurunun hazırlanması sonrasında olası bir ret kararına karşı itirazda bulunulması gibi hususlar oldukça teknik bilgiler gerektiğinden önerimiz başvuru sırasında bir marka vekili ile çalışılması yönünde olmaktadır.
Söz konusu başvuru Türk Patent Enstitüsü’nde Markalar Dairesi Başkanlığı’na yapılmaktadır.
Yurtdışında açılacak bir dava sırasında markanın Türkiye'de tanınmış marka sicilinde kayıtlı olduğuna ilişkin bilgi davanın niteliğine göre işe yaramaktadır. Örneğin markanın yurtdışında kötü niyetlerle bir üçüncü kişi tarafından tescil edilmesi halinde, bu kişiye karşı markanın iptali için açılacak davada markanın Türkiye'de tanınmış marka olduğu bilgisi işe yarayacaktır.
Türk Patent Enstitüsü kendisine yapılan tanınmış marka başvurularında herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırmamaktadır. Markalar Dairesi kendi içinde gerekli incelemeyi yaparak bir markanın tanınmış olup olmadığı konusunda bir karar vermektedir.
Şayet başvurusunu yaptığımız marka tanınmış marka sicilinde şerh edilmiş bir marka ise bu durumda Türk Patent Enstitüsü söz konusu markayı ilana açmaksızın resen (kendiliğinden) reddedecektir
Markanın 45 sınıfta yapılan tescili söz konusu markanın toplumda tanınmışlık derecesi yüksek bir marka olduğu anlamına gelmez. Zira markanın 45 sınıfta tescili Türk Patent Enstitüsü’ne yatırılan harçlar üzerinden bir talep dilekçesi ile sağlanabilmektedir. Buna karşılık markanın tanımış marka olması ancak markanın güçlü tanıtım, yoğun emek sonucu elde edebildiği bir sonuçtur. Kısaca belirtmek gerekirse, markanın 45 sınıfta tescilli olması söz konusu markanın tanınmış olduğu gibi sonucu sağlamayacaktır.
Türk Patent Enstitüsü yapılan tanınmış marka başvurusunu incelemekte ve markanın tanınmışlık kriterlerine göre değerlendirilmesi yapılarak tanınmış marka olarak kabul görür.
Tanınmış marka siciline önceki senelerde tanınmış marka olarak şerh edilmiş bir marka bu özelliğini Türk Patent Enstitüsü nezdinde korumaya devam etmektedir.